do way - Türkisch Englisch Wörterbuch

do way

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "do way" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 4 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
do way v. kenara koymak
do way v. kenara kaldırmak
do way v. ortadan kaldırmak
do way v. uzaklaştırmak

Bedeutungen, die der Begriff "do way" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 77 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
the right way do (something) n. yol yöntem
the right way do (something) n. yol yordam
the right way to do (something) n. yol erkan
show someone the way to do something v. birine bir şeyin nasıl yapıldığını göstermek
find a way to (do something) v. çare aramak
do something in a haphazard way v. ezbere hareket etmek
do something the right way v. bir şeyi usulüne göre yapmak
look for a way to do something v. bir şeyin çaresine bakmak
do something the hard way v. daha kolay bir çözüm varken bir şeyi zor bir şekilde yapmak
find a way to do something v. bir şeye çare bulmak
look for a way to do v. çaresine bakmak
do something in a haphazard way v. ezbere iş görmek
find the way to do (something) v. yolunu bulmak
do in certain way v. belirli bir düzen içinde yapmak
Colloquial
go out of (one's) way (to do something) v. (bir şey yapmak) için yolunu değiştirmek
go out of (one's) way (to do something) v. (bir şey yapmak) için zahmet etmek
go out of (one's) way (to do something) v. (bir şey yapmak) için yolunu uzatmak
go out of (one's) way (to do something) v. (bir şey yapmak) için zahmete girmek
go out of (one's) way (to do something) v. (bir şey yapmak) için yolundan sapmak
go out of (one's) way (to do something) v. (bir şey yapmak) için zahmete katlanmak
do the hard way v. zor yoldan yapmak
do the hard way v. meşakkatli yoldan yapmak
Idioms
do something in a tricky way v. fırıldak çevirmek
go out of your way to do something v. zahmete girmek
go out of your way to do something v. başkalarını rahat ettirmek için fazladan çaba harcamak
do something the easy way v. güzellikle halletmek
do something the easy way v. kolay yoldan gitmek
see your way clear to do (or doing) something v. (bir şey yapma) şansı bulmak
see your way clear to do (or doing) something v. (bir şey yapma) fırsatı doğmak
see your way clear to do (or doing) something v. (bir şey yapma) yolu açılmak
see your way clear to do (or doing) something v. ... (bir şey yapma) ihtimali olmak
see your way clear to do (or doing) something v. ... (bir şey yapma) şansını yakalamak
do something in your own sweet time/way v. ne zaman/nasıl isterse yapmak
do something in your own sweet time/way v. kendi istediği zaman/gibi yapmak
do something in your own sweet time/way v. istediği zaman/şekilde yapmak
do something in your own sweet time/way v. canı istediğinde/istediği gibi yapmak
do something along the way v. bir şeyi yolda yapmak
do something on the way v. bir şey sürecinde bir şey yapmak
do something in a big way v. büyük çapta bir şey yapmak
do something along the way v. bir şey esnasında bir şey yapmak
do something in a big way v. büyük ölçüde bir şey yapmak
do something on the way v. bir şeye devam ederken bir şey yapmak
do something in a small way v. küçük ölçekli bir şey yapmak
do something in a big way v. büyük ölçekli bir şey yapmak
do something on the way v. bir şeyi yolda yapmak
do something along the way v. bir şey yolunda giderken bir şey yapmak
do something on the way v. bir şey esnasında bir şey yapmak
do something along the way v. bir şeye devam ederken bir şey yapmak
do something on the way v. bir şeyi yolda giderken yapmak
do something in a small way v. küçük çapta bir şey yapmak
do something in a small way v. küçük çaplı bir şey yapmak
do something in a big way v. büyük çaplı bir şey yapmak
do something on the way v. bir şey yolunda giderken bir şey yapmak
do something along the way v. bir şeyi yolda giderken yapmak
do something along the way v. bir şey sürecinde bir şey yapmak
do something in a big way v. geniş çapta bir şey yapmak
do something in a small way v. küçük ölçüde bir şey yapmak
do something in a small way v. ufak çapta bir şey yapmak
do/learn something the hard way v. bir şeyi meşakkatli yoldan yapmak/öğrenmek
do/learn something the hard way v. bir şeyi zor yoldan yapmak/öğrenmek
go out of the way to (do something) v. (bir şey yapmak için) zahmete girmek/katlanmak
go out of the way to (do something) v. (başkalarını rahat ettirmek) için fazladan çaba harcamak
open the way for somebody/something (to do something) v. (birine) fırsat sunmak
open the way for somebody/something (to do something) v. (birinin) yolunu açmak
open the way for somebody/something (to do something) v. (biri) için ortam hazırlamak
do something the hard way v. sağ elle sol kulak (göstermek)
Speaking
this is the only way to do something expr. ancak bu şekilde (olur)
do you know why you feel this way? expr. niçin böyle hissettiğinizi biliyor musunuz?
which way do you think north is? expr. sence kuzey ne taraf?
why do you think you're feeling this way? expr. böyle hissetmenin sebebinin ne olduğunu düşünüyorsun?
do you mean that in a good way? expr. bunu iyi anlamda mı söylüyorsun?
I will find a way to do it expr. bunu yapmanın bir yolunu bulacağım
do you really see the world this way? expr. dünyayı gerçekten böyle mi görüyorsun?
do you really see the world this way? expr. dünyayı gerçekten böyle mi görüyorsunuz?
do it this way expr. bunu bu yoldan yap
Computer
tmtowtdi (there's more than one way to do it) expr. bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır
timtowtdi (there is more than one way to do it) expr. bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır